HANGİ BAKTERİLERLE YÜZÜYORSUNUZ? Bulaşıcı Bağırsak Hastalığı Salgınlarının En Yaygın Görüldüğü Yer! Sinsi Tehlike

Haberin DevamıHaberin Devamı

Yüzmek, insanlığın en eski hobilerinden biri olabilir. Bilinen en eski havuz İÖ. 3000 yılına ait ve bugünkü Pakistan topraklarındaki İndus Vadisi’nde bulunuyor. Ancak tekrar popülerleşmeye başlaması 19. yüzyılın sonlarını buldu. 19. yüzyılın ikinci yarısında, önce Avrupa’da ardından da dünyanın geri kalanında popüler olmaya başladı. Hijyenik tutmak da bu işin bir parçasıydı. Bugün bile, halka açık veya özel yüzme havuzları iyi bakılmazsa enfeksiyon yuvası haline gelebilir. Yüzmek, tüm vücudu çalıştırdığı ve kemikler ve eklemleri etkilemeden kardiyovasküler destek sağladığı için oldukça faydalı kabul ediliyor. Ancak, nadir durumlarda yüzme havuzları gastrointestinal ve solunum yolu hastalığı salgınlarına yol açabilir. Yaz mevsimi geldi. Havuzlar kalabalıklaştı. Peki, havuz suları hangi hastalıklara yol açabilir ve nasıl önlem alınabilir?

Son 25 yıldır, yüzme havuzları İngiltere’de su kaynaklı bulaşıcı bağırsak hastalığı salgınlarının en yaygın görüldüğü yer. Ve bunun en büyük suçlusu su kaynaklı bir parazit olan cryptosporidium. Bu parazit, iki haftaya kadar sürebilen bir mide rahatsızlığına neden olabiliyor. İshal, kusma ve karın ağrısına sebep olabilir. Hastaların yaklaşık %40’ında, iyileştikten sonra semptomlar tekrarlanır. London School of Tropical Medicine’den Jackie KneeAncak sağlıklı kişilerde bağırsak hastalıklarının (ishal ve kusmaya neden olanlar) çoğu zaman kendiliğinden düzeldiğini belirtiyor. Ancak, küçük çocuklar, yaşlılar ve bağışıklık sistemi zayıf olan kişiler için daha büyük bir endişe kaynağı olabilirler. Knee, cryptosporidium’un, enfekte kişinin dışkısının karıştığı havuz suyundan bulaştığını söylüyor. Kanada Toronto Metropolitan Üniversitesi’nden Ian Young, “Enfekte kişiler semptomlar artık görülmediğinde bile [paraziti] yaymaya devam edebilirler” diyor. Havuz suyunu yutmamak için her yolu deneyebilirsiniz, ancak kanıtlar, bir kısmının yine de vücudumuza girdiğini gösteriyor.

Ohio’daki halka açık yüzme havuzlarında yapılan 2017 tarihli bir çalışmada, yetişkinler ve çocuklar da dahil olmak üzere 549 kişinin bir saat boyunca havuz suyunda yüzdükten sonra kanları test edildi. Yetişkinler saatte yaklaşık 21 ml su yutarken, bu çocuklarda saatte yaklaşık 49 ml idi. Yutulduğunda, bu suyun enfeksiyon riski oluşturma olasılığı havuzun ne kadar kalabalık olduğuna bağlı olarak değişiyor. Bir çalışmaya göre, su kalabalıkken cryptosporidium kapma olasılığının en yüksek olduğu zamanlar. Araştırmacılar, 2017 yazında 10 hafta boyunca haftada bir kez altı havuzdan su test ettiler. Havuz örneklerinin %20’sinde ve her havuzda en az bir kez cryptosporidium tespit edildi Bu su örneklerinin üçte ikisi havuzun en kalabalık olduğu zamanlarda, okul tatillerindeydi.

Ancak Avustralya’daki Sidney Üniversitesi’nden Stuart Khan, cryptosporidium’un dikkat edilmesi gereken tek şey olmadığını söylüyor. Staphylococcus gibi fırsatçı bakterilerden kaynaklanan enfeksiyonların cildi enfekte edebileceğini; yüzme havuzu soyunma odalarında mantar enfeksiyonları kapma riski de olduğunu, çünkü bu patojenlerin sıcak ve nemli ortamlarda daha uzun süre yaşadığını söylüyor. Khan, yüzme havuzlarından bulaşabilen bir diğer yaygın bakteriyel enfeksiyonun da kulak iltihapları olduğunu ancak bunun kişiden kişiye yayılmadığını belirtiyor. Khan, nadir de olsa acanthamoeba parazit grubunun suda yaşadığını ve göz enfeksiyonlarına yol açabildiğini, bunun da çok ciddi olduğunu ve körlüğe yol açabildiğini ekliyor. Enfeksiyonları solunum yoluyla da kapmak mümkün. Örneğin, legionella bakterileri yüzme havuzlarında bulunabilir. Solunduğunda, akciğer enfeksiyonu olan Lejyoner hastalığına neden olabilir. Ancak, yüzme havuzlarıyla bağlantılı çoğu bulaşıcı hastalığın salgınları nadiren görülüyor. Young “Halka açık yüzme havuzlarında su kaynaklı hastalıkların salgınlarına çok rastlamıyoruz, bu da klor dezenfeksiyonunun çoğu zaman iyi yapıldığı anlamına geliyor” diyor.

1900’lerden önce yüzme havuzlarında kimyasal dezenfektan yoktu. Bazıları suyu sık sık filtreliyor veya değiştiriyordu, bazı havuzlar ise drenaja yardımcı olmak için bir eğim üzerine inşa ediliyordu veya görünür kirler temizleniyordu. Khan, “Geleneksel olarak, halka açık banyo alanları ya suyun doğal olarak tazelendiği okyanuslarda ya da gelgit hareketinin olduğu nehir gibi tatlı sularda olurdu” diyor. ABD’de klorun ilk kullanımının, içme suyu dezenfektanı olarak geliştirilmesinin ardından 1903 yılında Rhode Island’daki Brown Üniversitesi’nin havuzunda gerçekleştiği düşünülüyor. Nadir durumlarda, yüzme havuzlarından Campylobacter, Shigella ve Salmonella gibi patojenlerden kaynaklanan bakteriyel enfeksiyonlar kapmak mümkün. Çoğu durumda bu bakteriler ishal ve mide krampları gibi gastrointestinal semptomlara ve ateşe neden olur. Ancak ciddi komplikasyonlara da yol açabilirler. Ancak riskin çoğu klor tarafından azaltılıyor. İshal, mide bulantısı, kusma ve mide ağrısı gibi semptomlara yol açabilen norovirus gibi virüslerse çoğu bakteriden biraz daha dayanıklı. Ancak klor genellikle virüsü öldürüyor. Khan, virüslere ve bakterilere karşı korunmak için bir havuzun iyi kontrol edilmesi gerektiğini söylüyor. Kalabalık bir havuzda daha çok klora ihtiyaç duyulduğunu ekliyor. Knee, “Cryptosporidium paraziti klora karşı aşırı toleranslıdır” diyor. “Diğer patojenlerin çoğu dakikalar içinde ölür, ancak cryptosporidium normal klor seviyelerinde bir haftadan fazla canlı ve aktif kalır.” Uzmanlar, riski azaltmak için herkesin havuza girmeden önce duş almasının önemli olduğunu hatırlatıyor.
Haber Kaynak : CNNTURK.COM
“Yayınlanan tüm haber ve diğer içerikler ile ilgili olarak yasal bildirimlerinizi bize iletişim sayfası üzerinden iletiniz. En kısa süre içerisinde bildirimlerinize geri dönüş sağlanılacaktır.”